Eğitim Anlayışı

Eğitim Anlayışı

19.04.2013 5643

Cumhuriyetin hedefi Kurtuluş Savaşı'nın sürdüğü ateşten günlerde çoktan belirlenmişti: Çağdaş demokratik bir toplum yaratmak. Kurtuluş Savaşı'nın en bunalımlı günlerinde 16 Temmuz 1921'de Ankara'da "Maarif Kongresi'ni toplar Atatürk. Açılış konuşmasının odak noktası kesinlikle eski devrin hurafelerinden, boş inançlarından arındırılmış yepyeni bir kültüre doğru yol almanın kaçınılmazlığıdır. Tek çözüm eğitimdi. Kollar sıvanmalıydı hemen. Eğitim için uygun atmosfer ve koşullar bir an önce yaratılmalıydı. Kaybedecek bir saniyesi bile yoktu genç Cumhuriyetin. Cumhuriyet Türkiye'sinin devraldığı mirasa baktığımızda bir hayli karanlık bir tablo ile karşılaşırız. Geniş halk kitlelerine ulaştırılmamış bir eğitim. Bir türlü aşılamayan okuma-yazma sorunu. Rakamlar oldukça ürkütücüdür: Halkın yüzde doksanı okumasız, yazmasız bir dünyanın içindi bırakılmıştı. Eğitimdeki ikilik ise, birbirine taban tabana zıt bireyler yetiştirerek toplumdaki kültür çelişkisini daha da tırmandırıyordu:"Dünya medeniyet ailesinde saygı toplayan bir yer sahibi olmaya layık Türk milleti, evlatlarına vereceği eğitimi mektep ve medrese adıyla bu birbirinden büsbütün başka iki çeşit kuruma bölmeye katlanabilir miydi?" 3 Mart 1924 tarihinde "Öğretim Birliği Kanunu'nun kabul edilmesiyle öğretimdeki ikili uygulamaya son verilir. Yüzyıllar boyunca ülkemizde kız çocukları için yok sayılmıştı. Bu yanlış bakışın kesinlikle değiştirilmesi gerekiyordu. Türk milleti kadını ve erkeği ile bütündü. Atatürk'e göre kadının yücelmesi milletin yücelmesi demekti. Bugün yürürlükte olan "Milli Eğitim Kanunu'nun başlıca ilkesi eğitimde kadın-erkek farkı gözetilmemesi görüşünden yola çıkılmasıdır. Atatürkçü Milli Eğitim anlayışı yaygın, demokratik bir eğitimi yaşama geçirmeyi hedefler. Bu amaçla herkese okuma-yazma öğretmek için bir seferberlik başlatır tüm ülke coğrafyasında Atatürk. Harf Devrimi yeni bir alfabeye duyulan gereksinim yanında eğitimi yaygınlaştırmak, okuma yazmayı kolaylaştırmak için etkili bir araç olarak düşünülmüştür. "Millet Mektepleri" açılmış ve çok kısa bir sürede çok sayıda yetişkin yurttaş okuma-yazma öğrenmiştir. Bireyleri eğitimden geçmiş bir devlet, değişen dünya koşulları, ilerleyen bilim ve teknoloji karşısında gerekli atılımları dinamik şekilde gerçekleştirilebilir ancak. Atatürk'e göre Milli Eğitim Türk milletini daha güçlü, daha donanımlı yapma aracıdır. Çağdaş uygarlık düzeyini üstüne çıkma yoludur. Atatürk'ün üzerinde çokça durduğu konulardan biri de, eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntemdir. Amaç bilgiyi insan için bir süs aracı olmaktan çıkarıp yaşamda başarıyı sağlayan, pratik bir araç haline getirmektir. Eğitim bir bütündür ve her alanda gerçekleştiğinde toplumlar dünya ülkeleri arasında istenilen yere gelecektir. Atatürk'te bunun bilincindeydi.Yaptığı birçok konuşmasında bunu dile getirmiştir.

ATATÜRK'ÜN EĞİTİM ANLAYIŞIYLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİ

1.Eğitimde Kadın Erkek Eşitliği:

Atatürk, kadınlarımızın ve kızlarımızın erkekler gibi eğitimin her kademesinden yararlanmaları için büyük bir çaba sarf etmiştir. Bu konudaki fikirlerini şu sözleri için ile çok açık bir şekilde yansıtmaktadır. "Bir içtimai topluluk, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara, zincirlere bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?" (30. 08. 1925, Kastamonu) Büyük Atatürk, her iki cinsin berabere eğitilerek ve çalıştırılarak gelişmesinin sağlanabileceği savunmuş ve uygulamıştır.

2. Eğitimin Yaygınlaştırılması-Bilgisizliğin Ortadan Kaldırılması:

Atatürk, milli eğitimin memleketin en uzak köşelerine kadar yaygınlaştırılmasını, bilgisizliğin yok edilmesini; eğitimin yetişkinleri de kapsamasını istemiş ve uygulamıştır. "Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız. Çocuklar geleceğimizdir... Anne ve babaları da eğitilmelidir ki, çocuklarını iyi yetiştirsinler."

3. Eğitimde Uygulamaya Önem Verilmesi:

Milli eğitimin sadece bir süs gibi düşünülmemesi, kişilere ve topluma yarar sağlaması, Atatürk'ün üzerinde durduğu önemli noktalardan biridir. "Eğitim ve öğretim yönteminin işe ve uygulamaya dayanması ilkelerine uymak şarttır." (1923)

4.Milli Eğitim Sistemi Bilime Dayalı Olmalıdır:

Atatürk, eğitim sisteminin, eğitim programlarının bilimsel olmasının önemi üzerinde durmuştur ve bu konuya çok önem vererek izlemiştir. Bu konudaki sözleri şunlardır. "Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir, ilim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, delalettir." "Milletimizin siyasi, içtimai hayatında, milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır."

5.Eğitimde Laiklik İlkesi:

Bu ilke medreselerin kapatılması, Öğretim Birliği Kanunu ile kadın ve erkeklere eşit imkan sağlanması gibi tedbirlerle; 1924'ten itibaren uygulanmaya başlamıştır. Laiklik ilkesi 1928 Anayasası'nda yer almıştır. "Laik eğitim, eğitimin milliliğinin ve bilime dayalı olmasının da baş desteğidir."

6.Türkiye Cumhuriyeti'nin Korunması:

Bu, Atatürk'ün titizlikle üzerinde durduğu konu olmuştur. "Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsil ne olursa olsun, özellikle ve her şeyden önce, Türkiye'nin istiklaline, kendi benliğine, bütünlüğüne, milli ananelerine düşman olan unsurlarla mücadele etme gereği öğretilmelidir."

7.Milli Eğitimde Disiplin:

"Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında, sıkı disiplin başarının şartıdır."

8. Öğretmen ve Eğiticilere Önem Verilmesi:

"Sizin başarınız, Cumhuriyet'in başarısı olacaktır." Diyen Atatürk, iyi eğiticiler olmadan, iyi eğitim olmayacağını çok iyi biliyordu.

9. Yüksek Öğretimde Reform:

1933: İstanbul Darülfünunu kapatıldı. İstanbul Üniversitesi kuruldu. 1925-1936: Ankara'da yeni fakülte ve yüksek okullar kuruldu.